İki denizi ve iki kıtayı birbirine bağlayan İstanbul Boğazı bir çok güzel bir o kadarda kötü olaya sahne olmuştur..En kötüleri haliyle kazalar.Bunlarında en büyüğü ;1979 yılında İndepenta petrol yüklü geminin yanarak batması..
İkiye ayrılarak batan gemiler mezarlığı haline gelen Kilyos'u da ekleyebiliriz..
Bunun dışında 30 Ağustos Zafer Bayramı'ndaki donanmamızın geçişi güzel görüntülerden biri..
Diğerlerinide Sunay Akın'ın yazısından öğreniyoruz;
Araba vapuru yeni hareket etmektedir... Son sürat gelen 1956 Chevrolet model bir polis arabası ranpadan havalanarak uçar ve kıyıdan 16 metre açıkta olan araba vapurunun içine konar!.. İzleyenleri hayrete düşüren bu olay 1965 yılının temmuz ayında yaşanmıştır. Kent İstanbul, iskele de Sirkeci'dir...
.....
İki kıta arasındaki ilk yürüyüşün 1973 yılında Boğaz Köprüsü'nün açılışıyla yaşanıldığını sanıyorsanız yanılıyorsunuz! Ne suyun metrelerce altından, ne de üstünden... İstanbul Boğazı yürünerek ilk kez suyun üstünden geçilmiştir!.. Evet, yanlış okumadınız; İstanbul Boğazı yürünerek ilk kez denizin üstünden, bizzat suya basılarak, dalgalar arasında adım atılarak aşılmıştır.
Vapurların üstüne asma köprünün gölgesinin düşmediği 1963 yılında İstanbullular bir gün, su üstünde yürüyen bir adam görürler!
.....
İstanbul Boğazı'nı geçen arabanın direksiyonundaki güzel kadın ise Hülya Koçyiğit'ten başkası değildir. Dört tekerleği ve iki pervanesi olan Amphicar Own marka arabanın o yıllarda ülkemizde satış fiyatı 60 bin TL olsa da, gemileri karadan yürütmekle övünen bir milletten ilgi görmemiştir.
(Yasal Uyarı: Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir.SABAH)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlarınız Bizim İçin Değerlidir..