Ülkemizde de taşımacılık bir yerden bir yere gitme yada bir eşyanı taşıma ihtiyacı diğer ülkelerde olduğu gibi taşıt araçlarının insan oğlunun ihtiyaçlarını karşılamak için yola çıktığı tarihlere dayanır.....O zamanlar imkanları iyi olan ülkeler taşıt araçlarını icad etmişler ve gittikce geliştirmişler....Diğer ülkelerede intikali mesafe, iklim,savaş vs. diğer nedenlerden dolayı zaman farkı yaratmıştır.....
Biz kendi ülkemizdeki geçmiş tarihi anılarda da yaşatarak acizane fakirane anlatmaya çalışalım.....Önceleri taşıt araçlarının yokluğu kıtlığı ve aynı zamanda da taşıtlara uygun yolların olmayışı tamamen at arabası ve atlı develi kervanların gidip geldiği keçi yolu misali yol bile denemeyecek ayak izi çizgisi geçitlerin oluşu motorize taşıt araçlarının seyrü seferlerini bekleyen en büyük engellerdi......
Tek-tük taşıt araçlarının gelmesiyle kasaba ve şehirler arası tren yolu kenarında bulunan sadece tren işletmelerine ait tamir bakım servis yollarının kullanılmasıyla bir yerden bir yere gidip gelmeler dolayısıyla kısmen taşımacılık başlamıştır.Bundan sonra yol konusu da bir taraftan gelişen teknoloji yanında ele alınarak ülkemiz kendi imkanları ile bir çok yerde taşıtların gidip gelebileceği asfalt olmasada toprak olarak yollar yapılmağa başlanmıştır.İlk imkanlarla darda olsa stablizede olsa ilerleyen yıllarda imkan ölçüsünde yollarda gelişmiştir....
Burada konuya taşıma sektörü olarak bakarsak İlk üretilen araçların kamyon tipi olması ithal nedeniylede bu tip araçların çoğunlukta olması nedeniyle öncelikle “yük” taşımacılığı bununlada birlikte insan taşımacılığı gündeme gelmiştir.Özel otomobil veya vasıta sahibi olarak biryerden bir yere gitmeyi bu konudan ayrı tutuyorum.....Kamyon üstü (boşken) veya tehlikeli olmayan kamyon yükü üstü (kum,çakıl,kasayı aşmayan diğer yükler vs.) yolcu taşımacılığı ile bu işe başlanılmıştır.... Hatta kamyonun yükü haricinde şöför mahalline veya kasaya alınarak taşınan kişiyede “yolcu” denilmiştir. Bu şekilde ne kadarda yolcu alına bileceği seyrü sefer kanunları düzenlenerek belirtilmiştir. Hatırlayabildiğim kadarıyla 1 Tonluk boş kamyona (o zamanın kamyonu şimdinin kamyoneti) 8 kişi alınabileceği belirtilmiştir.Eskiden ehliyetler belediyen verilirdi....İmtihanda da sorulan sorular arasında imiş....
Zaman bir taraftan geçerken insanoğlu da arayışını sürekli sürdürürken kamyonun arkasının tahta ile de kapatılarak sadece insanların oturabileceği kapalı şekle getirme düşüncesi oluşmuş...Böylelikle hem insanlar yağmur,kar ,toz vs. den korunmuş olacak hemde yük taşımacılığı ile insan taşımacıiığı ayrı olacaktı....Bu düşünceden yola çıkarak dışarıdan şase vaziyette ithal yoluyla gelen araçların kupa veya kupasız durumuna göre arkaya zamanın iyi marangoz ustaları tarafından tahtadan kasa yapılmaya başlanmış...Zamanla buda üstüne sac kaplamayı getirmiş zamanla da altına tahta çatı çatılmadan direkt düzgün sacla karöser yapılmağa başlanmıştır.....
Tüm bu yapılan işler zamanın gerektirdiği durumlara çare olarak düşünülen gün geçtikçe gelişmeğe açık çalışmalardır.Hiç birisi tamam oldu çare bulundu türünden kesin çözüm değildi....Adı üstünde kamyonun üstüne kasa konuluyor tahta olmazsa sac arkaya karöser yapılıyor.Alt yapı kamyon olduğu için bu sefer başka sorunlar.....
Bu da insanoğlunu özelliği sadaece insan taşımaya yönelik vasıta geliştirme arayışına yöneltiyor...Bu durum diğer ülkelerde de çok farklı bir durum değil.....Zaten geriye yönelik nostalji araştırması yaptığınızda her yerde kendine özgü kamyon üstüne tahta veya sac kasa yapıldığını görürüz...
Bu arada ülkemizin yol durumu kendi imkanları ile yine üste belirttiğim gibi stablizede olsa açılmağa devam ediyor...Tren işletmelerine ait servis yolları az kullanılmağa başlanıyor....Büyük kamyonlara karöser konulduğu gibi biraz küçüklerinede konuluyor onlara da bu arada “kaptı kaçtı” deniliyor.....
Bu şekilde yapılan araçlarda sorunlardan bir iki kelime bahsedeyim....Yollar stablize bazı yerlerde hepten bozuk satıh olduğu için araçlarda süspansiyon vs. olmadığı için alt yapı kamyon olduğundan müthiş sarsıntı dolayısıyle insanlarda rahatsızlıklara ve yanında kendine ait götürdüğü eşyalarda hasar..... Araçların bakım onarım vs.durumu şimdilerde olduğu gibi servis yedek parça bolluğuda olmadığından yollarda yaşanan arıza sorunları...Yolcuların yollarda sersefil olmaları..... Kışın kalorifer yok soğuk,ayaz yazın ise toz duman sıcak....Lastik patlaması bile şimdilerde bazı kişiler tarafından hiç çekilir bir durum değil olark değerlendirilir....... Eskiden ise yolda lastik patlaması olağan bir olay olarak görülür ,diğer arıza vs.olmaması için dua edilirdi...
Yolda araç arıza yaptığı zaman onarım yapılıncaya kadar yolcular bekler hatta bu birkaç gün bile sürebilirdi.Bana intikal eden bir anıyı paylaşmak isterim....Ankara istikametinden gelirken Bolu’yu geçince araç o zaman kaptı kaçtı deniliyor....14 Kişilk Dodge’de diferansiyel arızalınıyor. Söküyorlar İstanbul'da tamir edilip gelene kadar yolcular iki gün bekliyor.Takılıyor.Adapazarı yakınlarına geldiklerinde Sakarya Nehri taşmış bu seferde Hendeğe dönüp iki günde suların alçalmasını bekliyorlar.... Biz hep babalarımızdan tam Adapazar’ını geçtik kovan kesti...İşte filanca yerden parça bulduk. Diferansiyeli söktük...Birde ne ne görelim “ayna mahruti dişli kırmış....”İstavroz kırıldı.”... ”Motor indirdik”, “debriyaj sıyırdı” acele yedek çıkma vardı bir tane onu taktık....Gibi tamir anılarıyla dolu yolculuk anıları dinlerdik...
Bir yerden bir yere zaten mecbur kalmayınca insanların gitmeyi istememeleri.......Bir yere giden insanı zaten sanki bir daha dönmeyecek mizanseninde de yolcu etmek yaşanabilecek sıkıntıların bir telaşından ibaretti....Gerçi kamyon şasesi üzerine monte edilmiş (piyasa adıyla “çatılmış”)Sağlam araçlarda olmasına rağmen yolculuk olarak kullanım olarak kaba bir durumları vardı...
Günler yine böyle gelip geçerken firmalar bir taraftan kamyon şase üretiyor....Bir taraftanda insan taşımacılığında kullanacak sonradan “otobüs” diyeceğimiz otobüsün imali ile ilgili açlışmalar yapıyorlar.....Her marka kendine özgü bir sistem geliştirme çalışmaları yapıyor...
Ben bunlardan yurdumuzda yollarda yıllarca hizmet vermiş. Yolcusunu rahat ettirmiş, konforu yaşatmış,kullananını üzmemiş mal sahibine para kazandırmış..Otobüscülüğün temel taşı diyebileceğim Mercedes- Benz’den dilim döndüğünce bahsetmek istiyorum...
Mercedes-Benz kamyon şaşe alt yapısında özellikle arka dingil üzerindeki makasta “muavin” makası ilave ederek araç makaslıda olsa süspansiyon yapma etkisini çoğaltıyor...Birde arka makas kulağından itibaren şaseyi biraz incelterek araca esneklik kazandırmıştır...Altta Mercedes- Benz sitesinden alıntı yaptığım resim otobüs yapmağa uygun şase halidir.Kamyonda yapılabilir.Sorun olmaz.....
Böylelikle orjinal otobüsde çıkmağa başlamıştır.Ülkemizde orjinal otobüs olarak gelen ve otobüse uygun şase üstüne karesör monte edilen otobüslerde yollarda grünmeğe başlamıştır.
3500, 4500,5000 ve 5500 Mercedes-Benz Otobüsleri ilk çıktığı devirlere göre bir teknoloji harikaları idi. Koltuk rahatlığı ,makaslı olmasına rağmen hiç sarsmayan süspansiyonu ile ve rahat yolculuk sağlaması ile insana değer veren bir otobüs yapısına sahipti…
Kendilerine has egzost sesleri ile ta uzaklardan Mercedes-Benz otobüsün geldiğini haber verir görüş mesafesine gelindiğinde de kaptanın kendine has kornasıyla teyit alır şekilde basmasıyla akıllara kazınmış hiç unutulmayacak otobüslerdir…
Bagaj için tavan kullanılır.Onunda katlamalı merdiveni var idi.İnecek yolcu olduğunda muavin bir hamlede iner ,kaşla göz arasında merdiveni üst tavan bagajına tutturur.Bir çabuk da tavana çıkardı. Bir bir tahta bavulları gösterir.Sizin bu mu? Şu mu ? Diye tek tek sorardı...Hey gidi günler!...
İnsanlar artık yollarda olumsuzluklar yaşamıyor....Rahatça istediği yerlere gidip geliyorlardı...Artık yolculuk çile olmaktan çıkmıştı.....Bir yeri sırf gezip görmek için gidip gelmeler başlamıştı....
Ben Sultanahmet,Ayasofya,Eyüp Sultan,Yere Batan Sarayı,Mısır Çarşısı,Arabalı Vapur,Sirkeci muabbetleri ile büyüdüm....Küçüğüz çocuğuz.....Sormaya utanıyoruz.....Arbalı Vapur ne demek “araba biniyor” deniliyor...Araba nasıl biniyor? diyemiyorsun....Topkapı ne demek? Mercedes ne Demek? Güven ne demek?
Bu karmaşık suallerin yumak olduğu ancak gidince görülebilen cevaplarının da hepsinin birden saklı bulunduğu kent İstanbul’du.....Yol ve araçların uygun olmadığı eskilerde İstanbul’a sadece gezip görmek için gitmek akıl bile edilemezdi....
Mercedes-Benz bence uzakları yakın etmiş...Taşımacılık tarihinde çığır açmıştır.... 3500,4500,5000 vs.Model burunlu Mercedes otobüsleriyle taşımacılığın mihenk taşı olmuştur....Bu bahsettiğim tip otobüsler Mercedes’in sonra çıkan otobüslerinin atası olduğu gibi bence tüm diğer marka otobüslerinde atasıdır....Ben bu yüzden bu otobüsleri çok severim.....
3500 Mercedes-Benz Otobüs yakınlarımızda vardı. Bu otobüsler yolların kötü zamanlarında ülkemiz yolcu taşımacılığına isimlerini altın harflerle yazdırdılar.Her otobüsçünün Mercedes-Benz Otobüs sevdası bu otobüslerle başlamıştır…0321 Mercedes-Benz’lerle alevlenmiştir…. 0302 Mercedes –Benz’lerle de her otobüsçü sevdiğine kavuşmuştur…(Tabii otobüsçülükte eski olanlar için bahsediyorum)
Şimdi otobüsler iyileşti.....Yolculuklar zevkli gitmeğe başladı...Dolayısiyle Yolcular arttı.....Kaptanlar için yolda eziyetlerde pek kalmadı....Ne Oldu ,bundan sonra dersiniz?
Acizane fakirane anlatalım.....Mercedes_Benz sayesinde yolcular rahatlığa erdiler demiştik...Artık firmalar tarafından ya orjinal Mercedes Otobüs alınıyor yada otobüse Mercedes uygun şase üzerine kasa yaptırılıyordu....Bir taraftanda L 3500 Kamyon şasede geliyordu...Otobüs yaptırmak için acele eden kişi yada firma ithal zamanı vs. falan beklememek için bu Mercedeskamyon şasesi üzerinede karesörde yaptırıyordu.. O şasenin ne farkı vardı ? Derseniz....Yukarıda anlattığım “muavin makası” yoktu... Makas şase yanında değil Şase altında idi.....Tabii o sorunu da bizim değerli “üstad” ustalarımız hallediyordu....Bu arada şunuda belirteyim hiç değiştirmeden bu şekilde kasa koyanda oluyordu.....Bizim işimiz onlarla değil......Mercedes titizliğinde anılarımıza devam edelim....
Artık kaptanların durduğu mola verdiği yerlerde izzet-i ikramlar kaptan aşağı kaptan yukarı.....İltifatlar gırla idi....Hatta eskiden otobüsler yolcularını İstanbul’da kaldığı otele kadar getiriverirlerdi. Her şehrin kasabanın takıldığı belirli oteller vardı.....İşte bu bahsettiğim otellerde de kaptanlar müşteri getirdiği için ayrıca bir iltifat yağmuru ile karşılanırlardı....Bir çok kaptan “kral” dairesinde aağırlanırdı.....
İş güzel...para bol.....rahat beyde paşada yok....Herkesi tenzih ederim bizim bazı kaptanlarımız hal böyle olunca İstanbul kazan o kepçe o bar senin bu pavyon benim.... paralar suynu çekene kadar.....Mazotu veresiye alana kadar eğlence..... Eskiden problemli yapma kasa icabında hurda denecek türde arabayla İstanbul’a zar zor gelirken gelir gelmez tamirci tamirci dolaşırken..Arabanın altına yatıp kalkmaktan yağa pasa bürünen.... Rahata erince....... Temiz elbise giyip.....İstanbul’a gelince sadece ceketini çıkarıp asmak kalınca.....O saz senin o saz benim....İşte yorum yok....
Mercedes-Benz nasıl hayatı bir anda değiştirdi....yıllarcada tahtı sarsılmadı.Ben böyle bilir...Böyle söylerim.....Daha o devirlerde o günkü şartlarda bile 3500 Mercedes-Benz otobüsünün çok iyi olduğunu birisi bana benim anladığım kadarıyla da süspansiyonundan bahsetmiş bir şeyler anlatmağa çalışmıştı...Anlattığı çok doğru idi. Sanırım bu kişinin ilk akla gelen yabancı bir mühendis,teknik uzman yada araç yapımları ile ilgili bir profösör olduğu düşünülebilir....
Hayır.....Bu bir köylü vatandaşımız idi....Ben dedi Mercedes’e biniyorum.....Pazara satmak için yoğurt götürüyorum....Yoğurtlarıma hiç bir şey olmuyor.....Rahatca satıyorum...Başka arabaya (kamyondan bozma diğer markalar) biniyorum... “Yoğurtlarım çalkalanmadan dolayı ayran oluyor” dedi..Bu işte en güzel ölçüdür..
Bu 3500 ve diğer serileri burunlu Mercedes-Benz Otobüsler hayatımızın içinden gelip geçmişlerdir.Yolcu koltuklarının boyuna kadar uzanan rahatlığı kendine has kıvrımı..... Aracın sarsmazlığı çok bahsettik sesi,kornası...Unutulmazlarımız arasındadır....Bu baba Mercedes-Benz otobüsleri yukarda da belirttiğim gibi çok severim.....
Burunlu seriden sonra gelen burunsuz seri nedeniyle bazıları burunsuz otobüse çevrilmiştir.Daha da sonraları bu seferde yıllar sonra model vs.den ötürü tekrar kamyona çevrilmişlerdir.Yine yıllarca bu şekilde hizmet verdikten sonra artık ömürlerininde son deminde de motorları sökülüp teknelere takılmıştır.Bu Mercedes kendisine “reşat altın gibi” kıymet ifadesi bildiren lakab takılmıştır.Bir iki şey karalayım derken uzun oldu...Aslında 321 Mercedes,352 Mercedes ve 0302 Mercedes’den bahsedecektim artık bir dahaki sefere diyerek.......
Osman Sezai Taşören Ağabey'imizin Magazin Ulaşım'a yazdığı yazılardan biri..
Resimler Mercedes Benz (Almanya)'in sitesinden alınmıştır.
İzinsiz Kullanılması ve Çoğaltılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlarınız Bizim İçin Değerlidir..