yer aldığı bileti alıp koltuğa yerleşerek yolculuklarımız başlardı.
En son, kaptan; 2 parçalı kapıyı kapatıp yola çıkıyor
ve sinema başlıyor! Otobüsün sinemaskop ekranından yani ön cam
merkezli olarak, yolu ve manzarayı izlemek neredeyse
sinema tadında. Sinemaya ara verildiğinde dondurma gibi atıştırmalık yiyecekler nasıl satılıyorsa, hayatımızın ilk Mercedes'indeki
yolculuklarımızın da molalarında simit, su, limonata, sandviç, köfte ekmek (favorim olur) otobüsün koridorunda gezen satıcılar tarafından
dinlerken doğrusu dinlemek zorunda kalırken,hemen arkadaki koltuk sakinlerinin ise çekirdek çitlemeleri,yandaki koltukta ikamet edenlerin de el emeği göz nuru ikram ettikleri poğaça ve böreğin damakta bıraktığı lezzeti,iki koltuk gerideki çocukların cıvıl cıvıl seslerini,arka fondaki; kaptanın kumandasında ki kasetçalardan otobüsün içine dağılan'' Sana
koşmak isterim, derman yok dizlerimde'' sözleri varmak istediğimiz noktayı, sevdiklerimize kavuşmanın heyecanının ve hafifliğini vurgular nitelikte.
Yaklaşık 45 kişinin aynı anda izlediği yolculuk sineması; kimi yemyeşil bir orman, kimi masmavi bir engin,kimi de bembeyaz bir örtü kimi de bir kum
deryası nda (eski hac yolculukları) geçerdi çoğu zaman.
Şimdilerde ise sinema içinde sinema var; Nasıl mı? Bir yolcu isterse tüm zamanını müzik, tv, sinema veya internetle geçirebiliyor.
Mercedes Benz O302; deyim yerindeyse ilk siyah
beyaz televizyonumuzdu. Artık klasik otomobil tadındaki O302 böyleyken
sırasıyla O302 S, O303, O304, O403 ve Travego; renkli, plazma, LCD ve LED televizyon kıvamında hayatımızdaki yerini aldı.
Yerli Mercedes Benz 0302 ile ilgili Magazin Ulaşım'a yazdığım bir yazı;
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumlarınız Bizim İçin Değerlidir..